Subhanallah (5.Bölüm) - Muhammed Hüseyin (R.A.)
Rabbimizi tesbih etmeyi anlatıyorduk. Hep beraber Allah nasıl tesbih edilir, onu anlamaya çalışıyorduk. Allah ayeti kerimede “yerde, gökte ve ikisi arasında her ne varsa hepsi rabbini hamd ile tesbih eder” buyurmuştu (İsra /44). Bununla beraber melekler rabbini hamd ile tesbih eder. Aynı şekilde Allah, emir olarak da “rabbinizi hamd ile tesbih edin” buyurur (Kâf /39). Tesbih etmek sadece “subhanallah” demek midir? “Subhanallah” deyince rabbimizi tesbih etmiş olur muyuz? -Hayır, dilimiz ile tesbih etmiş oluruz; ama önce ne söylediğimizi bilmemiz gerekir. Tesbih nedir, melekler nasıl tesbih ediyor, yerdekiler ve göktekiler rabbini nasıl tesbih ediyor, insanın nasıl tesbih etmesi gerekir, bunu anlayınca rabbimizi tesbih etmemiz mümkün olur.
Allah’ın isimlerini öğrenirken, anlamaya çalışırken kulda nasıl tecelli ettiğini, kulun, Allah’a nasıl yeryüzünde halife olduğunu hep beraber anlamaya çalışmıştık. Bir kul, rabbinin isimlerini öğrenince, iman edince, Allah’ın isimleri onun üzerinde tecelli edince melekut âlemine, meleklerin bulunduğu âleme geçmiş olur. Bir de Allah’ın sıfatlarının tecelli etmesi gerekir. Allah’ın en öndeki sıfatı, bütün isimleri kapsayan, kaplayan sıfatı nedir? -Subhanallah. Allah subhandır, her bir ismi ile subhandır; noksanlıktan, eksiklikten beridir. Onun her işi, her tecellisi, her muamelesi kemalat üzeredir, kâmildir, mükemmeldir. Bunu böyle söylemek kolaydır; ama buna iman etmek zor şeydir. Eğer insan iman etmiş olsaydı hiçbir şekilde Allah’a itiraz edemez, “neden şu şöyle, neden bu böyle, niye bana böyle muamele ediyor, niye şuna şöyle muamele etti” diyemezdi.
Herkes Allah ile muhatap olduğunu bilir, anlar. Allah’ın, kuluna yaptığı her muamele onun subhanlığından tecelli eder. Kul buna iman etmiş olsaydı her halükârda “sen subhansın ya rabbi” derdi. Onun için dili ile ya da tesbihi eline alarak “suphanallah, suphanallah” demekle kul tesbih etmiş olmaz. Kulun, Allah’ın subhan olduğuna iman etmesi gerekir. Kul, Allah ona nasıl bir muamelede bulunursa bulunsun onun her işinin eksiksiz, noksansız, kusursuz ve kâmil olduğuna, mükemmel olduğuna iman edince “sen güzel yaptın ya rabbi, güzel yapıyorsun, senin bana yaptığın bu muamele hayırdır, benim kazanabilmem için, Hz. İnsan olabilmem için, nefsimden kurtulabilmek için, nefsimin tezkiye olabilmesi için bu lazımdır, gereklidir. Benim ikrama nail olabilmem için, benim sana varabilmem için, vasıl olabilmem için, sana yakın, sana dost olabilmem için bu lazım, bu gereklidir” der.
Kul, rabbini isimleri ile bilmeden onun sıfatlarını anlayamaz. Onun sıfatını anlamadan da onun zatına yol bulamaz, kul ile Allah arasındaki perde kalkmaz; çünkü onu tanımıyorsun, onu bilmiyorsun, onu subhan olarak kabul edememişsin. Dolayısıyla araya nefis perdesi, benlik perdesi, ilim perdesi, vehim, zan perdesi girmiştir. Bütün bunları biz araya koyuyoruz. Bu yüzden kulun ne demesi gerekir? -Ben hiçbir şey bilmiyorum, rabbim bilir. Rabbim bana neyi öğrettiyse o doğrudur, o haktır, o güzeldir, o hayırdır, o benim için rahmettir, nimettir, ikramdır, imandır.
Allah, Hz. Âdem (a.s.)’ı yaratıp meleklere “ben ona ruhumdan nefhettiğimde hepiniz toptan ona secde edin” buyurdu. Melekler ne dediler; “biz seni hamdın ile tesbih ederken yeryüzünde bozgunculuk yapacak, fitne çıkaracak, kan dökecek birini mi halife kılıyorsun?” Bu ne demektir? -Biz halife olmaya daha layığız demektir. Neden? -Çünkü seni hamd ile tesbih ediyoruz, seni biliyoruz, seni tanıyoruz, seni seviyoruz, her işinde seni övüyoruz. Bununla beraber senin subhan olduğunu biliyoruz; her işinin eksiksiz, kusursuz, noksansız olduğunu biliyoruz. Ancak böyle biri halife olmaya layıktır. Allah, meleklere cevap olarak ne buyurdu? -Muhakkak ki sizin bilmediğinizi ben biliyorum (Bakara /30). Melekler hemen tövbe edip “senin bize öğrettiklerinden başka bir şey bilmiyoruz, sen subhansın” dediler (Bakara /32).
İnsanı yer yüzünde halife kılan, meleklerin secde etmesine layık kılan şey nedir? -Kulun, rabbini hamd ile tesbih etmesidir. İnsan, rabbini meleklerden daha üstün bir şekilde hamd ile tesbih etmesi gerekir ki melekler ona secde etmiş olsun. Nasıl olacak? -Melekler nurdan, aşktan, muhabbetten varlıklardır. Onların hiçbir şekilde Allah’a itiraz etme güçleri yoktur. Allah onlara hangi emri vermişse onu aşkla ve muhabbetle yerine getirirler. Nurdan varlık! Bir insanın, bir beşerin meleklerden daha üstün; yani meleklerin secde ettiği varlık olabilmesi için ne olması gerekir? Onun melek gibi mi olması gerekir? -Hayır. İnsan nasıl meleklerden daha üstün, secdeye layık olur, onu izah edeyim. Herkes kendine baksın bunu yapabiliyor mu, yapamıyor mu ya da ne kadar yapabiliyor? Meleğin itiraz gücü, isyan gücü yoktur. Bununla beraber perde açık, hem bulunduğu âlemi görüyor hem bu âlemi görüyor, Allah’ın, insanları tabi tuttuğu imtihanları görüyor. İnsan ise perdenin arkasında.
...
Devamını sohbetten dinleyelim inşallah...