ARAMA YAP

Subhanallah (17. Bölüm) - Muhammed Hüseyin (R.A.)

Hep beraber nasıl “subhanallah” dememiz, rabbimizi nasıl tesbih etmemiz ve tesbihin nasıl olması gerektiğini anlamaya çalıştık. Tesbih, imanımızı küfürden, şirkten, yanlıştan, eksikten, Allah hakkında suizanda bulunmaktan temizler. Tesbih, subhanallah demektir. Onun için hep beraber “subhanallah” diyebilmek için rabbimizi nasıl tesbih etmemiz, nasıl subhanallah dememiz, subhanallah derken gönül halimizin nasıl olması gerektiğini hep beraber anlamaya çalıştık. Sen subhansın ya rabbi! Senin subhanlığına şehadet ediyoruz, şahit oluyoruz.

Subhanallah derken, elhamdulillah derken, Allah-u ekber derken, lâ ilâhe illallah derken eğer şahit olmuyor ve şehadet etmiyorsak dilimizin söylediğini gönlümüz yalanladı demektir. Böyle olunca bir şey kazanmamız mümkün mü? -Hayır. O bizi Allah’a yaklaştırıyor mu? -Hayır, tam tersine uzaklaştırır. Dilinle gönlün, bedenle gönlün beraber olmadığı hiçbir ameli, hiçbir sözü Allah kabul etmez, dedi Resulullah (s.a.v.) Efendimiz. Onun için tesbih ederken şahit oluyoruz. Şehadet ederek rabbimizi tesbih etmemiz, hamd etmemiz, tekbir etmemiz, tevhit etmemiz lazım.

Onun için ne diyoruz?

Ben şehadet ederim ki sen subhansın ya rabbi. Nerede şehadet ediyoruz? -Bütün isimlerinde, bütün ef’âllerinde, bütün tecellilerinde, bütün sıfatlarında şehadet ediyoruz. Şehadet ediyoruz ki sen zatında subhansın ya rabbi. Zatından tecelli eden sıfatlarında subhansın, sıfatlarında tecelli eden El Esmau’l Husna’ndan, her bir isminden subhansın. Her bir isminden tecelli eden El Ef’âlu’l Husna’na, her işine şahit oluyoruz ki sen subhansın. Bütün işlerin eksiksiz, kusursuz, noksansızdır, hepsi kemalat üzeredir; çünkü sen subhansın. Sen kendini nasıl tanıttıysan sen öyle subhansın, buna iman ediyor ve buna şehadet ediyoruz.

Şehadet ediyoruz ki sen hâlıklığında, yaratmanda subhansın, hâlık olarak subhansın, hallâk olarak subhansın, bedi’ olarak subhansın, bâri olarak subhansın, musavvir olarak subhansın. Her yaratmanda, her türlü yaratmanda, yarattığını yok edip yeniden yaratmanda sen subhansın. Şehadet ediyoruz ki sen rahman olarak subhansın. Bütün varlığa rahmet ederken, bütün varlığın her birinin tek tek hesabını yapıp rahmetinle muamele ederken şehadet ediyoruz ki sen rahmansın, her bir kula ayrı ayrı özel olarak tecelli edip rahimliğinle muamele ederken, hidayet ederken, hidayetinle, hâdiliğinle hidayeti verirken, hidayete davet ederken, her birini gönlünü açıp iman etsin diye, sana dönsün diye, sana yürüsün, sana yakın olsun, sana dost olsun diye muamele ederken rahimliğine şehadet ediyoruz ki sen rahim olarak subhansın, hâdi olarak subhansın.

Şehadet ediyoruz ki sen ikramında, kerimliğinde, vehhablığında, ekremliğinde subhansın. Her türlü nimeti ikram ederken subhansın. Her bir kulunun ebedi hayatının hesabını yapıp ikramı öyle yapansın, imtihan olarak imtihana tabi tutar ikramları da öyle yaparsın ki ne bir eksik ne bir fazladır, hepsi dengede, hepsi kıvamındadır. Onun için şehadet ederiz ki sen her türlü ikramında, her türlü karşılıksız vermede, vehhablığında, ekremliğinde subhansın.

Şehadet ediyoruz ki mülkün maliki sensin, sahibi sensin. Emanet olarak kullarına emanet edip ebedi hayatlarını kazansın diye, sana yeryüzünde halife olsun diye her birine nasıl ikram ettiysen, nasıl emanet ettiysen bu emanetinde, bu ikramında eksiksiz ve kusursuz yapansın. Sen mülkün maliki olarak, meliki olarak, idare edeni olarak subhansın. Elbette ki kullarını halifeliğe davet edip Allah’ın yaptığı gibi, hükmü verdiği gibi, takdir ettiği gibi hüküm vermesini isteyensin, yapmasını isteyensin. Öyle ki sana halife olsun, Hz. İnsan olsun diye subhanlığına şehadet ettiriyorsun.

Senin subhanlığını görmeyenler seni tanımayanlardır, seni anlamayanlardır, kendini tanımayanlardır, bu âlemde kör ve sağır olarak kendi kendilerini karanlığa mahkûm edenlerdir, imandan mahrum edenlerdir, senin güzelliğinden, güzelliğini El Esmau’l Husna’nı, El Ef’âlu’l Husna’nı görmekten kendini mahrum edenlerdir, insan olmayı, Hz. İnsan olmayı kabul edemeyenlerdir, buna tahammül etmeyenlerdir. Böyleleri çamurdan bir varlık, nefisten ibaret arzuları, istekleri olan, Allah ile bir bağı olmayan, kendi kendine kendini bir varlık olarak zanneden, perişan, hüsrana uğramış, rabbini kaybetmiş ve rabbini aramak için çaba, gayret sarf etmeyen, zavallı, şeytanın tuzağına düşmüş, şeytana kul olmuş, onun peşinde yürüyen, insanlığını kaybeden, sadece zahiri olarak insan gibi görünüp maneviyatını, rabbini kaybetmiş, Allah’ın kendisine nefhettiği ruhu kaybetmiş, Allah’ın kendisine verdiği şerefi kaybetmiş, insanlıktan çıkmış olanlardır.

Devamını sohbetten dinleyelim inşaallah...