ARAMA YAP

Subhanallah (12. Bölüm) - Muhammed Hüseyin (R.A.)

Allah ayet-i kerimede “yerde, gökte ve her ikisi arasında her ne varsa hepsi rabbini hamd ile tesbih eder” buyurur (İsrâ /44). Aynı şekilde Allah “rabbinizi tesbih edin, rabbinizi hamd ile tesbih edin, azim olan rabbinizi tesbih edin, e’âla olan rabbinizi tesbih edin” diye emretmiştir (Vakıa /96, E’âla /1) . Rabbini tesbih ederken onun azim olduğunu, e’âla olduğunu bilerek, tesbihin ile beraber onun e’âla oluşunu, azim oluşunu zikrederek tesbih et, buyurdu Allah. Hep beraber rabbimizi tesbih etmeye çalışırken nasıl tesbih etmemiz gerektiğini, nasıl bir gönül haline sahip olmamız gerektiğini anlamaya çalışıyoruz.

Allah’ın cemalinin perdesi, onun celalidir. Allah’ın celal perdesini geçmeden onun cemalini müşahede etmek mümkün değildir. Peki, Allah’ın celal perdesi nedir? Yaşadığımız her türlü imtihan, o nasıl olursa olsun o onun Celal sıfatından tecelli eder. Kul ne zaman onun imtihanlarına, takdirine razı oldu, takdirini tesbih edip “rabbim doğru yapmıştır, güzel yapmıştır, en güzelini yapmıştır, en hayır olanını yapmıştır. Bu onun rahmetinin, ilahlığının, muhabbetinin tecellisidir. Benim burayı sabırla, rızayla, muhabbetle geçmem lazım” deyip orayı geçmeye çalıştıysa ona cemal perdesi aralanır; yani Allah’ın cemalini müşahede eder. İtiraz eden, isyan eden, feryat eden, Allah’ın takdirini, emrini, hükmünü görmeyen hiç kimse Allah’ın cemalini müşahede edemez.

Onun için daha önce söylemiştim; İbrahim Bin Ethem (R.A.) Hazretleri buyurmuştu; bir gece sabaha kadar dua ettim, her türlü duayı yaptım, sabaha karşı üstüme bir ağırlık çöktü, gözlerim kapandı ve Allah hitap edip buyurdu ki “hiç de güzel dua etmedin (yani dua böyle yapılmaz, duayı öğretiyor ve bunu bir veliye, bir Allah dostuna söylüyor). Şöyle dua etmen gerekirdi; Allah’ım sen benim rabbimsin, sen benim ilahımsın. Bana takdirine rıza göstermeyi, razı olmayı ikram et. Takdirine razı olanlardan eyle beni. Musibetlere karşı sabredenlerden eyle beni. Nimetlerine güzelce şükredenlerden eyle beni. Senden daimî bir afiyet istiyorum ve nimetin tamamını istiyorum. Bir de ayağımı muhabbette sağlam kılan eyle.”

Daimî muhabbet halinde olayım, takdirine rıza göstereyim, musibetlere sabredeyim, nimetlerine güzelce şükredeyim. Senden afiyet istiyorum, bana takdir ettiğin, bana layık gördüğün nimetin tamamını istiyorum. Bir de daimî muhabbet halinde olayım, ayaklarım muhabbette daim olsun, sabit olsun; yani muhabbet halinden bir an bile ayrılmayayım, diye dua etmeliydin, buyurdu Allah. İşte, mü’min böyle dua eder ki onun istediği bu olmalıdır, istedikleri bunlar olmalıdır.

Eğer bir kul bunu istiyorsa bu durumda ne yapmaya çalışır?

Allah’ın takdirinden razı olmaya çalışır, musibetlere sabreder, nimetlerine güzelce şükreder, Allah’tan afiyet ister, nimetin tamamını ister, bir de daimi muhabbet halinde olmayı ister. Bu, Allah’ın “iste” dedikleridir. Gerisi ne varsa hepsi bunun içindedir, bütün nimetler, bütün ikramlar bunların peşinden gelir.

Onun için rabbimizi tesbih ediyoruz, tekbir ediyoruz, tahmid ediyor, hamd ediyoruz, rabbimizi tekbir ediyoruz, tevhid ediyoruz. Hiç kimse aslında hiçbir şey bilmiyor, Allah ona neyi öğretmişse bir tek onu biliyor. Onun bildirdikleri doğrudur, dosdoğrudur. Geriye kalan bütün bilgiler eksik, noksan, kusurlu ve yanlıştır. Allah her neyi buyurmuşsa, her neyi haber vermişse, verdiği her haberde subhandır. Onun verdiği haber eksiksiz ve kusursuzdur, noksansızdır, kâmildir, kemalat üzeredir.

Onun için rabbimiz ne söylediyse bize düşen; oraya bakmaktır, onu görmeye, onu anlamaya çalışmaktır. Önce rabbimizden razı olacağız; yani rabbimizin takdirinden, emrinden, hükmünden, bize yaptığı muameleden razı olacağız. “Rabbim bana her ne muamele yaparsa yapsın bu benim için hayırdır, bu benim için rahmettir, bu benim için nimettir, bu benim için muhabbettir, bu benim için cennettir, bu benim için Allah’a yakınlıktır, bu benim için Allah’a dostluktur. Bana düşen; rabbime boyun bükmektir, onun takdirine, emrine, hükmüne boyun bükmektir, ona isyan etmemektir, itiraz etmemektir, feryat etmemektir, ondan razı olmaktır” dememiz gerekir.

Kul, allah’tan razı olunca ne olur?

Allah da ondan razı olur. Kul, rabbinin takdirine razı olunca, onu kabul edince, onu kendisi için rahmet olarak görünce emin olur, mutmain olur, gönlü mutmain olur. Kul mutmain olunca Allah’tan hangi hitabı alır?
...
Devamını sohbetten dinleyelim inşaallah...