ARAMA YAP

Subhanallah (10.Bölüm) - Muhammed Hüseyin (R.A.)

Rabbimizin sıfatlarını, tesbihi anlamaya çalışıyorduk. Tesbih bir kul için her şeydir, tevhid etmek, tekbir etmek, tahmid etmek; yani hamd etmek her şeydir. Kulun hayatı bundan ibarettir. Kul ya, rabbini tesbih etmeyi, hamd etmeyi, tekbir etmeyi, tevhid etmeyi becerir ya hiçbir şey olmaz, olamaz, manevi olarak büyüyemez, rabbine varan yolda yürüyemez. Kul yürümek istese bile yürüyemez; yani kör, topal, sağır olmuş olur.

Allah eğer beş vakit namazı emretmişse namaza baktığımızda, namazın hikmetini anlamaya çalıştığımızda çok net olarak görürüz ki rabbimiz bizden kendisini tesbih etmemizi, tekbir etmemizi, hamd etmemizi, tahmid etmemizi, bir de tevhid etmemizi istiyor. Sadece bunu dilimizle söylememiz yetmiyor, söylediğimize iman etmemiz gerekiyor. Anlamadan da iman olmaz.

Namazı biraz izah edeyim;

Namaza başlarken ne diyerek başlıyoruz? -Allahu ekber, diyerek başlıyoruz, sonra subhaneke duasını okuyoruz. Subhaneke: “sen subhansın ya rabbi!” dediğimizde rabbimizi tesbih ettik. Allahumme bihamdik: “Hamd sana mahsustur.” Allah’ım sana hamd ediyorum, sen benim Allah’ımsın. Ve tebareke ismuk: “Senin isimlerin mübarektir.” Ve teâlâ cedduk: “Senin şanın, şerefin e’âlâdır.” Ve lâ ilâhe ğayruk: “Senden başka ilah yoktur.” Kul bunu okuyunca rabbini tekbir etti, tesbih etti, tahmid etti, bir de tevhid etti demektir.

Kul sonra ne yapıyor?

Fatiha’yı okumaya başlayınca önce rabbimize hamd ediyor, sonra rabbimizi tanıdığımızı söylüyor; sen er rahman, er rahimsin. Sen din gününün malikisin, melikisin, sahibisin. Onun için yalnızca sana âbd (kul) oluyoruz. Sonra üzerine bir sure daha okuyoruz. Sadece Fatiha’yı okumuş olduk. Sureyi de okurken ne demiş oluyoruz? -Ben seni dinliyorum, senin bana vahyettiğini dinliyorum, ben seni ciddiye alıyorum, sen bana neyi buyurmuşsan ben onu tekrar ediyor, gereğini yapıyorum.

Sonra rükûya gidiyoruz. Nasıl gidiyoruz? -Allahu ekber, diyerek gidiyoruz. Sonra doğruluyoruz, Allah’a hamd ediyoruz; Semiallahu limen hamideh: “Allah, hamd edenin hamdini işitti.” Nereden işitti, kiminle işitti? -Seninle işitti. Sırası gelince bunu biraz izah ederim inşallah. Sonra bir daha Allahu ekber, deyip rükûya giderken ne demiş oluyoruz? Ekber olan sensin, büyük olan sensin, ben bir tek senin önünde eğiliyorum, rükûya gidiyorum, diyoruz. Sonra doğruluyoruz, hamd ediyoruz. Rabbimize secdeye gidiyoruz, yine Allahu ekber diyoruz, “ben bir tek sana secde ediyorum, senin büyüklüğün karşısında secde ediyorum, başımı yere koyuyorum (secde; âşığın, maşukuna aşkını beyan etmesidir, ortaya koymasıdır). Seni o kadar çok seviyorum ki canımdan çok, aklımdan çok, irademden, bilgimden, her şeyden çok seni seviyorum. O yüzden başımı huzurunda yere koyuyorum” diyoruz.

Sonra doğruluyoruz, Allahu ekber, deyip yine secdeye gidiyoruz, sonra Allahu ekber, deyip ettehiyyat duasını okumak için oturuyoruz. Subhanekeyi de ettehiyyatı da Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’den öğreniyoruz. Yine rabbimize hamd ediyoruz. Bu durumda tekbiri, tesbihi, hamdı, tahmidi, tevhidi anlamak gerekir ki namazı anlamış olalım, namazı kılmış olalım. Yoksa namazı taklit etmiş oluruz.

Tekbir demek, Allahu ekber demek; tek büyük Allah’tır, Allah’tan başka herhangi bir kulda büyüklük olduğu düşünülemez, demektir. Onun için bakacağız, bizim için büyük olarak neler vardır, Allah’tan başka neye “ekber” diyoruz? Nefsimize “ekber” diyoruz nefsimize! Allah’ın emri, hükmü karşısında rabbimizin emrettiğini, sevdiğini, razı olduğunu değil de nefsimizin istediğini yapınca ne demiş oluruz? -Evet, nefsim ekberdir, ekber olan nefsimdir, demiş oluruz.

Bir musibet, bir sıkıntı, bir bela geldiğinde “bu büyük bir sıkıntıdır” diyoruz. Hayır, büyük olan Allah’tır. Sıkıntı büyük olmaz, musibet büyük olmaz, bela büyük olmaz. Hepsinden büyük olan kimdir? -Allah’tır. Onun için öyle üzülmeye, kederlenmeye, sıkıntıya boğulmaya değmez. Sıkıntıya boğulursak ne olur? -Allahu ekber demedik, sıkıntıya “ekber” dedik. Oysaki senin rahman ve rahim olan rabbin var, hani, Allahu ekber dedin! Neden böyle bir durumda Allahu ekber demiyorsun! Aynı şekilde insanlar için “falanca büyüktür, filanca çok büyüktür” diyorsun! Yanlış, büyük olan Allah’tır! Falan devlet büyüktür, falan devlet güçlüdür, işte biz de zayıfız, biz onlara göre daha aşağıdayız” diyorsun… Olmadı, olmuyor, öyle olmaz! Sen eğer Allahu ekber diyorsan bu böyledir!

...
Devamını sohbetten dinleyelim inşallah...